Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ‘Kasım 2020 İşgücü İstatistikleri’ raporuna göre; 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 0.9’luk artışla yüzde 25,4’e yükselirken, istihdam oranı ise 3 puan azalarak 29.6’ya geriledi. Türkiye’de farklı üniversitelerde eğitim almakta olan öğrenciler ve yeni mezun gençler, istihdam sorununa yönelik kaygılarını Gazete Stalk’a anlattı.
ZEYNEP BABUR (EGE ÜNİVERSİTESİ)
Ege Üniversitesi Ekonomi bölümü öğrencisi Zeynep Babur, genç nüfusa yönelik ciddi bir istihdam sorunu olduğunu belirtti. Babur, “Ülkemizde gençler işsizlik kaygısıyla hayallerindeki mesleği seçemiyorlar, ya da eğitimine yıllarını veren insanlar işsizlikle boğuşuyor. İş bulanlar ise asgari ücretle çalışıyor. Bu ülkede kaygı duymayan bir genç olduğunu düşünmüyorum günden güne artan bir umutsuzluk hakim” diye konuştu.
“TÜRKÜLERİMİZDE BİLE ‘ANKARA’DA DAYIN YOKTUR’ KAVRAMI VAR”
Türkiye’de liyakat kavramının olmadığını düşünen Babur, ‘Türkülerimizde bile ‘Ankara’da dayın yoktur’ kavramını görebiliyoruz. Kendini geliştirmenin bir önemi yok maalesef. İşverenlerin liyakata değil tanıdığa baktıklarını düşünüyorum” dedi.
İLAYDA NUR KARAMAN (MARMARA ÜNİVERSİTESİ)
Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümü öğrencisi İlayda Nur Karaman ise seçtiği meslekte geçim sıkıntısı yaşamaktan korktuğunu, ileride çocuklarına iyi bir hayat sunamayacağından endişelendiğini dile getirerek şunları söyledi:
“Sağlık Meslek lisesi mezunuyum aslında üniversiteden de mezun olduğumda elimde iki mesleğim olacak ama buna rağmen gelecekte yeteri kadar maddi kazanç elde edemeyeceğimden korkuyorum çünkü sağlık sektöründe çalışmak istesem KPSS puanı çok yüksek hem de devlet yeteri kadar kadro açmadığı için atanma şansım çok az. Gazetecilikte ise iş bulmanın ne kadar zor olduğu bilinen bir gerçek”
“YURTDIŞINA GİTMEK İSTİYORUM”
İş bulsa dahi Türkiye’de hayat pahalılığı nedeniyle rahat bir yaşam sahibi olamayacağını belirten Karaman, “Türkiye’de bir iş bulsam bile beni tatmin edebilir mi bilmiyorum çünkü hayat çok pahalı bir hal aldı. Bu yüzden yurtdışına gitmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“VERİLERİ GERÇEKÇİ BULMUYORUM”
TÜİK verilerini gerçekçi bulmadığını dile getiren Karaman, liyakat sorununa da değindi. Karaman, ‘Ülkede liyakata göre değil, amcası kim, dayısı kim diye bakılıyor. Liyakatın hiçbir sektörde olduğunu düşünmüyorum.’ dedi.
İLKİM İLAYDA DEMİRDEN (AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ)
Akdeniz Üniversitesi’nde Sosyoloji eğitimi alan ve mezun olduktan sonra Ortadoğu sosyolojisi hakkında çalışmalar yapmak istediğini belirten İlkim İlayda Demirden, sosyologların en büyük sıkıntısının meslek ihlali olduğunu söyledi.
Demirden, “Ülkemizde belirli alanlara çok fazla eğilim var diğer alanlar çok dışlanmış durumda. Sosyoloji de bunlardan biri maalesef. Alan ihlali çok fazla yapılıyor. Örneğin; kadına şiddet konusunu ele alan programlarda bir sosyologun konuşması gerekirken bir ekonomistin konuştuğunu görebiliyoruz. Bu yüzden alanımın çok ihlal edildiğini düşünüyorum. Buna bakılınca da ülkemizde sosyolojiye değer verilmediğini görmek mümkün.’ İfadelerini kullandı.
İşe alımlarda liyakata dikkat edilmediğinden dem vuran Demirden, sözlerine şöyle devam etti. Demirden, “İş bulma ve ekonomik olarak hayatta kalma konusu benim geleceğim hakkında en çok endişe ettiren şey” dedi.
“ÇÖZÜM SOSYOLOGLARDAN GELMELİ”
Genç işsizliğin, toplumsal sorun olduğunu dile getiren Demirden, çözümün sosyologlar tarafından sağlanabileceğini savundu. Demirden, “Biz toplumun bilimini işliyoruz. Toplumun sorunlarını ortaya çıkarıp bunlara nasıl çözümler bulabileceğimizi ortaya koyuyoruz. Bu da aslında bir toplumsal sorun. Bu yüzden ülkemizdeki genç işsizlik sorununda da en başta söz hakkı sosyologlara verilmelidir. Bir sosyoloji öğrencisi olarak TÜİK’in verilerini gerçekçi bulmuyorum. Toplumda başı çeken insanların oluşturduğu kesim dışında kalan kesim çok fazla uzaklaştırılıp, itiliyor olması benim için korkutucu bir şey” dedi.
AYŞE İLKİN MENTEŞ (DÜZCE ÜNİVERSİTESİ)
Düzce Üniversitesi Gürcü Dili ve Edebiyatı’dan yeni mezun olan 24 yaşındaki Ayşe İlkin Menteş ise şu ifadeleri kullandı:
“Şu sıralar evlilik arifesindeyim. Yarın öbür gün kiramı ödeyebilecek miyim bilmiyorum. Çocuğumun olmasından bile korkuyorum çünkü bakamayacağımı biliyorum. İş bulamayacağım için korkmuyorum. Birkaç iş olanağı var ama kadro çok kısıtlı. Bizim bölümden ortalama olarak yılda 200 kişi mezun oluyor ama açılan kadro sayısı 1 ya da 2 oluyor. Bu şartlar yüzünden bizim bölümün fakülte birincisi şu anda bir kargo şirketinde asgari ücretle çalışıyor” şeklinde konuştu.
“GÜRCÜ DİLİ AYRI BİR SEÇMELİ DERS OLARAK SUNULMALI’
Gürcü dilinin okullarda seçmeli ders olarak öğrencilere sunulduğunu ancak öğrencilerin aynı kategoride yer alan din derslerini seçtiğini söyleyen Menteş, “Gürcü dili seçmeli ders olarak okullarda seçilebiliyor ama aynı seçmeli ders kategorisinde Kuran-ı Kerim’i öğreniyorum ve Peygamberlerin Hayatı gibi derslerde yer alıyor. Çözüm olarak Gürcü dilinin ayrı bir ders kategorisinde seçmeli ders olarak koyulması gerekli. Eğer bu şekilde bir değişim getirilirse öğretmenlik yapabileceğimi düşünüyorum. Ayrıca Türkiye’de çok fazla Gürcistan’dan işçi geliyor tercümana ihtiyaç duyuluyor onun dışında lojistik şirketleri istihdam sağlayabilir” dedi.
EYLÜL TOPÇU (KARABÜK ÜNİVERSİTESİ)
Karabük Üniversitesi Çocuk Gelişim bölümü öğrencisi olan Eylül Topçu ise yakında mezun olacağını ve geleceğe korkuyla baktığı dile getirdi. Topçu, “Gelecek adına büyük kaygılarım var. İş bulamamaktan korkuyorum. KPSS atama puanımız hem çok yüksek hem de çok az kadro açılıyor. Böyle bir ortamda gelecek kaygısı yaşamamam imkansız. Dört yıl boyunca ben ve bölüm arkadaşlarım emek veriyor ama emeğimizin hakkını alamamaktan korkuyoruz” dedi. Öte yandan Topçu, TÜİK verilerine güvenmediğini de sözlerine ekledi.
“YURTDIŞINDA YAŞAMAK İSTİYORUM”
Yüksek lisans eğitimini yurtdışında almak istediğini söyleyen Topçu,’Yurtdışında yüksek lisans yapmak istiyorum .Mümkün olursa geleceğimi yurtdışında kurabilirim çünkü burada mesleğime yeteri kadar değer verilmediğini düşünüyorum.’ dedi.